6 Mart 2011 Pazar

kendime özrümdür...


kendime özür borçluyum , hem de çok...nasıl haksızlık etmşim, korkaklıkla suçlamışım acımasızca,hayat akarken karışamamakla suçlamışım.Sanmışım ki canımın acımasını göze alamıyorum sanmışım ki ya kanarsa içim diye sert köşelerinden kaçmışım hayatın, ya dikeni batarsa elime diye güllerden uzak durmuşum , koklamaya cesaret edememişim.Sanmışım ki herkes benden cesur bilinmeyen yola çıkmak için , hayatta benden cesur , herşeyi göze alabilen şövalyaler var .Oysa unutmuşum, şövalyalerin ancak masallarda olduğunu , gündelik zamanda köşeyi dönünce karşımıza çıkmayacaklarını.Unutmuşum zamanında neleri göze alıp neler için savaştığımı ve zamanı geldiğinde nelerden vazgeçtiğimi ve köprüleri yakıp bir başıma kalmak pahasına yoluma devam edecek gücün hep içimde olduğunu.Kendimi nasıl inandırmışım risk almkatan korkan , güvenli sularının dışına çıkmayan bir tatlı su balığı olduğuma ya da zora gelince o tavuskuşu sesiyle herkesi kendimden uzaklaştırdığıma.Sert köşelerini bilip yolların , dikenlerini görüp güllerin aslında ne çok yol almaya gözümü karartmışım , kendini şövalye zanneden , zırhlarının arkasından hayata dair kendinden büyük laflar edip buna inanan insanlardan ne kadar cesur olduğumu nerdeyse unutmuşum ...Özür dilerim , çok geç olmadan.