29 Ekim 2011 Cumartesi




kendine ait olmayan bir coğrafyanın sınırlarına adım atmak hayaliydi içimi yakan, yavaşça süzülmek, , farketmeden kendini o topraklarda bulmak, rüzgarında dağılmak, sularında durulmak,dağlarında özgür gezip taze kokulu baharlarından belki iklimi benimkinden sert kışına karışmaktı.İstedim ki ben nasıl o topraklara karışıyorsam o da beni içine alsın , sarsın sarmalasın, ''ait olduğun yer burası'' desin bana,''bunca yıl sen kendine yabancı topraklarda kendine ait dünya kurmaya çalışmışsın ama hamurumuz bir, sen buralısın''desin.




sınır boylarında yorgun dolaşmaktan düştüğüm , tüm silahlarımın - süngümün düştüğü bir anda , çaresizlikle süzülüverdiğim bu toprakların bana yaşattığı o geçici aidiyet duygusu ne can acıtan birşeymiş, gerçeğin insafsızlığıymış beni yine sınır dışı eden .Güneşinde ısınıyorum , baharında yenileniyorum sanırım artık bu güneşli topraklara aidim diye düşünürken , kendimi önünde bulduğum bu sınırlar eskisinden daha dikenli telli , daha can yakıcı.Özlediğimin izlediğim olup olmadığını bilmeden , tadını aldığım baharın masumiyeti ise taşınmaz bir yük....